Özet

Giriş: Balın yara iyileşmesi üzerine etkisi uzun süredir bilinmektedir. Antimikrobiyal özelliğinden dolayı çeşitli mikroorganizmaların neden olduğu çeşitli deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında baldan yararlanılmaktadır. Manuka balının antimikrobiyal aktivitesinin sebebinin eşsiz bir antibakteriyel bileşik olan metilglioksal (MGO) içermesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu çalışma, MGO’nun değişen konsantrasyonlarda antibakteriyel, antifungal ve anti-biyofilm aktivitesini belirlemeyi ve MGO uygulamasından sonra biyofilmdeki canlı bakteri ve mantar sayısını belirlemeyi amaçlamaktadır.
Gereç ve Yöntem: Metilglioksalın, minimum inhibisyon konsantrasyonu, minimum bakterisidal ve fungisidal konsantrasyonları (MİK, MBC ve MFC, sırasıyla) sıvı mikrodilüsyon yöntemi ile belirlenerek antifungal ve antibakteriyel etkinliği araştırılmıştır. Metilglioksalın mikroorganizmaların biyofilm oluşturmalarını engelleme yüzdeleri ve biyofilmdeki canlı mikroorganizma sayısı koloni oluşturan birim yöntemi ile belirlenmiştir.
Bulgular: Bakteri suşları için MİK değerleri %0,0078 ile 0,125 (v/v) arasında değişirken, MBC %0,0312 ile 2 (v/v) arasında değişmektedir. Mantarlar arasında, MİK ve MFC değerleri, test edilen bakteri suşları için olanlardan daha yüksektir; MİK değerleri %0,0156 ile 1 (v/v) arasında değişirken, MFC değerleri %0,0625 ile 2 (v/v) arasında bulunmuştur. Metilglioksalın, test edilen tüm biyofilm oluşturan izolatlarda biyofilm oluşumunu engelleyebildiği saptanmıştır. Metilglioksalın sub-inhibitör dozlarında da canlı bakteri sayısını önemli ölçüde azalttığı belirlenmiştir.
Sonuç: Manuka balının eşsiz bileşiği olan MGO’nun, hem bakteri hem de mantarların klinik olarak önemli suşlarına karşı antimikrobiyal ve antibiyofilm aktivite göstermiş olması, MGO’nun antibiyotiklere karşı umut verici bir alternatif olarak kullanılabileceğini ve antibiyotik direnciyle mücadeleye yardımcı olabileceğini gösterebilmektedir.