Ebola Virüs Hastalığı
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
DERLEME
P: 18-18
Ocak 2014

Ebola Virüs Hastalığı

Mediterr J Infect Microb Antimicrob 2014;3(3):18-18
1. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Samsun, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Özet

Ebola virüsü yüksek mortalite oranıyla viral hemorajik ateş nedenlerinden bir tanesidir. Bu son Batı Afrika salgını Ebola salgın tarihinin en büyük salgınıdır. Yeni Ebola salgını Zaire Ebola virüs türü tarafından oluşmuştur. Ebola virüs hastalığı (EVH) enfekte hastaların veya hastalıktan ölen insanların kan, vücut sıvıları ve derilerine temasla bulaşabilmektedir. Hastalığın klinik bulguları nonspesifik olduğu için hastaları değerlendirirken enfeksiyöz ve nonenfeksiyöz durumlar dikkate alınmalıdır. Henüz onaylanmış antiviral tedavisi veya aşısı yoktur ancak devam eden araştırmalar umut verici görünmektedir. Hastalığın gidişatı etkin destek tedavisiyle yakından ilişkilidir.

GIRIS

Viral hemorajik ates nedenlerinden biri olan Ebola virüsü neden oldugu hastaligin agir seyri ve ölüm oraninin yüksekligi yani sira tedavisinin ve hâlihazirda etkin bir asisinin olmamasi nedeniyle sadece Bati Afrika için degil tüm dünya ülkeleri için önemli bir halk sagligi sorunudur[1].

EBOLA VIRÜSÜ

Viral hemorajik atese neden olan Ebola virüs Marburg gibi Filoviridae ailesine mensup, filamentöz yapida, segmentsiz, tek zincirli, kapsüllü bir RNA virüsüdür. Virüsün çapi 80 nm çesitli uzunluklarda olan boyu ise 1400 nm'ye kadar ulasmaktadir. Virüs genomu 19 kb uzunlugunda ve yedi genden olusmaktadir. Zaire Ebola virüs, Bundibugyo Ebola virüs, TaiForest Ebola virüs, Reston Ebola virüs ve Sudan Ebola virüs olmak üzere bes alt türü tanimlanmistir. Virüsün konak hücreye yapismasini saglayan bir yüzey proteini olan glikop-rotein yapi patogenezde kritik bir öneme sahiptir. RNA genomu nükleoprotein bir yapiyla sarilmistir ki bu ribo-nükleoprotein kompleksi replikasyon, transkripsiyon, interferondan korunma ve partikül olusumuna olanak saglar. Bati Afrika'daki bu son salgindan sorumlu olan tür Zaire Ebola virüsüdür. Ebola'nin hayvan rezervuarinin meyve yarasalari oldugu tahmin edilmektedir. Viral antikora Pteropodidae ailesinden üç tür meyve yarasasinda (Hypsignathusmonstrosus, Epomopsfranqueti ve Myonycteristorquata) rastlanmistir. Kemiriciler de potansiyel birer rezervuardir[2]. Goril, sempanze ve maymun gibi ara konaklar da bulasta rol oynayabilir[3].

EPIDEMIYOLOJI

Ilk salgin 1976 yilinda (Eylül-Ekim aylarinda) Zaire'de ortaya çikmistir. Toplam 318 olguda görülmüs, 280 ölüm bildirilmis, mortalite orani ise %88 olarak belirlenmistir. Bu salgin Yambuku ve çevresinde görülmüs, EVH temas yoluyla ve hastanelerde ignelerin ve enjektörlerin ortak kullanimiyla yayilmistir. Hastaligin ilk olarak fark edilmesi bu salgin vesilesiyle olmustur. 2014 yilindaki salgina kadar farkli ülkelerden çesitli sayida olgular bildirilmis, zaman zaman da salginlar görülmüstür. Bu son salgina kadar en fazla olgunun bildirildigi salgin 2000-2001 yillari arasinda Uganda'da gelisen salgindir. Toplam 425 olgu bildirilmis, 224'ü ölümle sonuçlanmis ve mortalite %53 olarak belirlenmistir. Bu salginda EVH'nin bulasinda üç önemli risk faktörü belirlenmistir. Birincisi virüsün varligini bu hastaliktan vefat eden cenazelerde hala devam ettirmis olmasi, ikincisi bu cenazelere sosyokültürel aliskanliklarla yakinlarinin temasi, üçüncüsü ise tibbi bakim esnasinda uygun personel koruyucu ekipmanin kulla-nilmamasidir. Son salgina kadar EVH tarihindeki en son salgin ise 2013 yilinda (Eylül ve Ekim aylarinda) Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde ortaya çikmistir. 1976-2013 yillari arasinda 20'den fazla salgina neden olan EVH'nin görüldügü ülkeler; Zaire (Demokratik Kongo Cumhuriyeti), Sudan, Birlesik Krallik, Filipinler, Amerika Birlesik Devletleri, Gabon, Fildisi Sahilleri, Rusya ve Uganda olmustur[3,4]. Bu son salginda ise 03.12.2014 tarihi itibariyle etkilenen ülkeler; Gine, Liberya, Sierra Leone, Mali, Nijerya, Senegal, Ispanya ve Amerika Birlesik Devletleri'dir[5]. Bati Afrika'da ortaya çikan son salgin ilk olarak Kasim 2013 tarihinde iki yasinda Gine'li bir çocukta EVH ortaya çikmistir ancak salginin fark edilmesi Mart 2014'ü bulmustur[6]. EVH tarihinin en büyük salginidir [7]. Salginin baslangicinda mortalite %90'ken son zamanlarda özellikle salgindan en çok etkilenen ülkelerde mortalitenin %72'ye düstügü, hastanede yatan hastalarda ise %60 oldugu bilinmektedir[2,5]. DSÖ verilerine göre 3 Aralik 2014 tarihi itibariyle hastaliktan etkilenmis ülkelerden (Gine, Liberya, Sierra Leone, Ispanya, Mali, Nijerya, Senegal ve Amerika Birlesik Devletleri) 17.145 dogrulanmis, olasi ve süpheli olgu bildirilmis olup 6070 ölüm bildirilmistir. Senegal'de 17 Ekim tarihinde Nijerya'da 19 Ekim'de, Ispanyada ise 2 Aralik'ta salginin sona erdigi DSÖ tarafindan deklare edilmistir. Gine, Liberya, Sierra Leone'de ise EVH bulasi ve yayilimi devam etmektedir. Bildirilenin ötesinde özellikle bulasin yogun sekilde devam ettigi bu üç ülkenin baskentinde olgular maalesef kayit disi olarak da devam etmektedir[5]. Liberya'da olgu sayisi her 15-20 günde Siera Leone'da ise 30-40 günde bir ikiye katlanmaktadir. Eger ek kontrol önlemleri alinmazsa veya enfeksiyon kontrolü açisindan uygunsuz defin islemleri gibi toplumsal aliskanliklar devam ederse Ocak sonu itibariyle Liberya ve Siera Leone'da olgu sayilarinin yaklasik 550.000'e ulasacagi (kayit disi olgularla 1.4 milyon) tahmin edilmektedir[7].

PATOGENEZ

Ebola virüsü geni s bir hücre tropizmi gösterir. Monosit, makrofaj, dendritik hücreler, endotelyal hücreler, fibroblastlar, hepatositler, adrenal korteks hücreleri ve çesitli epitelyal hücreleri virüsün replikasyonuna destek verir. Bu hücreler virüsün yayilmasinda kilit rol alir. Bu son salginda da etken olarak rol alan Zaire Ebola virüsüyle deneysel olarak enfekte edilen primatlarda virüsün baslica replikasyon sahasi olarak mono-sit, makrofaj ve dendritik hücrelerini kullanildigi ve bu hücrelerin hastaligin yayiliminda kilit rol oynadigi belirlenmistir. Virüs enfeksiyonun ilk basladigi yerden enfekte monosit, makrofaj ve dendritik hücrelerle lenfatik sisteme, lenf nodlarina, kan dolasimina, karaciger ve dalaga yayilir. EVH patogenezinde endotelyal hücrelerin önemli bir yeri vardir. Virüs, endoteli hasara ugratarak hemorajik diyateze katkida bulunur. Özellikle Ebola hemorajik atesine yakalanan hastalarin hemen hepsinde görülen hipotansiyon ve hipovoleminin nedeni ise adrenokortikal enfeksiyon ve nekroza bagli ste-roid sentezindeki yetersizliktir[1]. Sierra Leone'daki bu son salginda 78 hastadan alinan 99 viral genom sekans analizi Bati Afrika'daki son salginla Orta Afrika'da gelisen son iki salginin viral sus-larinin benzerlik gösterdigi belirlenmistir ancak çok küçük genetik degisikliklerin hastaligin yayilimi ve agirligiyla ilgili olup olmadigi ise net olarak bilinmemektedir[8].

BULAS

Laboratuvar hayvanlarindaki çalismalar filovirüsle-rin sindirim, solunum ve bütünlügü bozulmus deriden bulasabilecegini göstermistir. Primatlar damlacik yoluyla virüsün agiz ve göze inokülasyonuyla enfekte olabilir, insan olgularinin ise avlanmis vahsi hayvanlara ve enfekte yarasalara temas sonrasi kontamine ellerin agiz ve göze temasiyla ortaya çiktigi düsünülmektedir. Insandan insana bulas virüs içeren vücut sivilarinin müköz membranlar veya bütünlügü bozulmus deriye temasiyla olur. En fazla enfeksiyöz olabilen vücut sivilari kan, gayta ve kusmuktur. Ebola virüsü ayrica idrar, ter, semen ve anne sütünde belirlenmistir. Virüs ayrica gözyasinda ve tükrükte de barinabilir. Her türlü vücut sivisiyla temasin potansiyel bir risk olusturdugu bilinmelidir[9,10]. Ebola virüsünün ayrica kontamine yüzeyler ve cisimlerde birkaç güne kadar canli kalabildigi ve temasla da bulasabildigi bilinmektedir[11,12]. Ebola virüs RNA'si semptomlar basladiktan sonra 101 güne kadar semende saptanirken, vajinal sivida 33 gün, diskida 29 gün, idrarda 23 gün, konjunktival sürüntüde 22 gün, kanda 21 gün, anne sütünde 15 gün tükrükte 8 gün, deride 6 güne kadar belirlenebilir[8]. Semptomlar ortaya çiktiktan sonra kan ve diger vücut sivilarinda viral yükün yüksek oldugu dolayisiyla olasi bulas durumuna karsi önlem alinmasi gerektigi bilinirken, asemptomatik kisilerin bulastirici olup olmadiklari ise net olarak bilinmemektedir[9]. Virüs su, besinler ve hava yoluyla bulasmaz diye bilinse de 1995 yilinda Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin Kikwit sehrinde ortaya çikan salginda 316 EVH hastasinin 12'sinde bilinen bir EVH'liyle yüksek riskli bir temasin saptanamamis olmasi yine 2007-2008 yillari arasinda Uganda'da gelisen salginda benzer sekilde bazi olgularda temas öyküsünün olmamasi hava yoluyla bulasi akla getirmis olsa da bulastaki rolü henüz kanitlanamamisti[8,10] Kontrollü laboratuvar sartlarinda ise Ebola'nin hava yoluyla bulastigi gösterilmistir[13].

SALGININ KONTROL EDILEMEMESININ NEDENLERI

Bati Afrika'da devam eden salginin bu derece yayilmasinin asil sorumlusu fakir kita halkinin saglik alanindaki sinirli kaynaklardir. Saglik hizmeti veren kuruluslarinin temel enfeksiyon kontrol önlemleri için bile imkanlari son derece yetersizdir. Optimal enfeksiyon kontrol önlemlerinin alinamamasi, defin islemlerinin uygun yapilmamasi ve devam eden sosyokültürel aliskanliklar neticesinde yakinlarinin cenazeye temas etmesi insanlar arasi bulasin katlanarak devam etmesinin baslica nedenlerdir[3,14]. Salginin zamaninda tespit edilmemesinin nedenlerinden birincisi 1976 yilindan günümüze Ebola salginlari sadece dogu ve Orta Afrika'yi etkilemisken günümüzdeki salgin ise bati Afrika'yi etkilemistir. Risk altindaki ülkelerde insanlar daha önce hiçbir bilgi ve tecrübeye sahip olmadiklari bir hastalikla karsi karsiya kalmislardir. Ikincisi EVH'nin erken belirtilerinin tamamen nonspesifik olmasi, hatta birçok kiside atessiz seyri nedeniyle hastaligin taninmasindaki güçlüklerin yani sira atesli hastada kanama bulgulari varliginda bile yetersiz tedavi edilmesi. Üçüncüsü kaynaklari son derece kisitli ülkelerin epide-miyolojik sürveyans sisteminin ve tanisal testlerinin olmamasi salginin tespitini geciktirmistir[3]. Sosyokültürel faktörler tek basina önemsiz gibi görünse de hastaligin kontrolünü son derece güçlestirmektedir. Enfekte ölü bedene temas, enfekte hastalarin toplumdan dislanma korkusuyla çevreden saklanmasi EVH'nin yayilmasina katki saglamaktadir[3,13]. Salginin erken belirlenememesi halkin bilgilendirilmesinde gecikmeye, hastalarin saglik kuruluslarina geç basvurusuna dolayisiyla tani ve tedavide gecikmeye, enfeksiyon kontrol önlemlerinde gecikmeye, hastaligin kirsal alanlardan nüfusun yogun oldugu sehirlere ilerlemesine sonuç itibariyle artan olgu ve mortaliteye neden oldugu görülmektedir. Özellikle saglik hizmeti veren yerlerde EVH'nin katlanarak artmasinin nedeni ise kaynaklari son derece kisitli Afrika ülkelerde yeterli saglik personelinin olmamasi, eldiven gibi temel saglik ekipmanlarindaki yetersizlikler, hastalarin izole edilmesine imkan taniyacak yapisal sartlarin uygun olmamasindandir[3]. Bu olumsuz sartlarin bir diger boyutu ise 3 Aralik 2014 tarihini itibariyle 622 saglik personelinin (106'si Gine, 361'i Liberya, 11'i Nijerya, 138'i Sierra Leone, ikisi Mali biri Ispanya, üçü ABD vatandasi) Ebola ile enfekte olmasi ve 346'sinin hayatini kaybetmesidir[5].

KLINIK BULGULAR

EVH' nin tipik semptomlari temastan ortalama 8-10 gün (2-21 gün) sonra ortaya çikar[16]. Inkübasyon süresi enfeksiyonun bulas yoluyla iliskili olabilir. Örnegin enjeksiyon sonrasi 6 günken, temas sonrasi 10 gün-dür[17]. Hastalarda klinik bulgular grip benzeri semptomlardan septik sok ve çoklu organ yetmezligine kadar degisiklik gösterebilir. Bu son salginda dogrulanmis ve olasi olgularin en sik belirti ve bulgulari ates (%87), halsizlik (%76), kusma (%68), ishal (%66), istahsizlik (%65) ve bas agrisi (%53)'dir. Daha nadir olarak da karin agrisi, kas ve eklem agrilari, gögüs agrisi, öksürük, nefes darligi, yutma güçlügü, bogaz agrisi, konjunktivit, döküntü, hiçkirik, sarilik suur kaybi ve koma görülmüstür. Ayrica hastalarin %18'inde nedeni açiklanamayan kanamaya rastlanmistir[18]. Ölümcül seyretmeyen hastalarda ortalama iyilesme süresi 6 gündür. Ölümle neticelenen durumda ise hastalarin siklikla ciddi klinik bulgularinin oldugu 6 ile 16 gün içinde (semptomlarin baslangicindan ölüme kadar geçen süre ortalama 7.5 gün) septik sok ve çoklu organ yetmezligiyle kaybedildigi bilinmektedir[16].

LABORATUVAR BULGULARI

Sola kaymanin eslik ettigi lökositozu siklikla lenfo-peninin hakim oldugu lökopeni takip eder. Trombositopeni (50.000-100.000 mL), transaminaz yüksekligi (AST > ALT), koagülasyon bozukluklari, böbrek fonksiyon bozukluklari baslica laboratuvar bulgularidir. EVH 'nin klinik ve laboratuvar bulgulari hastaligin progresyonu için yol gösterici olabilir. Takipne, anüri, deliryum, koma, tedaviye yanitsiz sok bulgularinin varligi yani sira kanda Ebola virüs RNA düzeyinin yüksek veya yükselmekte oldugunun tespit edilmesi kötü prognoza isaret etmektedir[9].

TANI

Semptomlarin baslangicindan sonraki birkaç gün içerisinde “antijen-capture enzyme-linked immunosor-bent assay” (ELISA), IgM ELISA, “polymerase chain reaction” (PCR), virüs izolasyonu tanisal olarak kullanilabilirken hastaligin geç döneminde veya iyilesme sonrasi IgM ve IgG antikorlari kullanilabilir. Retrospektif olarak ise cesette immünohistokimyasal testler, PCR ve virüs izolasyonu yapilabilir[19]. Saglik Bakanligi tarafindan hazirlanmis “Ebola virüs hastaligi olgu yönetimi” kitapçiginda EVH olgu tanimlari yer almaktadir. Ebola endemik bölgede yasama, bölgeye son 21 gün içerisinde seyahat veya dogrulanmis/süpheli EVH olan olgunun kan ve vücut sivilariyla temas durumunda ates ve en az bir klinik bulgunun varliginda olgu süpheli olgu olarak degerlendirilir. Kesin olgu ise laboratuvar testleriyle dogrulanmis olgulardir. Süpheli veya kesin olgu tanimina giren hastalarin ivedilikle Saglik Bakanligi tarafindan belirlenmis referans hastanelere sevki yapilmalidir[20]. Ebola salginindan etkilenmis ülkeden gelen atesli hastada ayirici tanida basta sitma ve tifo olmak üzere enfeksiyonlar göz önünde bulundurulmalidir. EVH'nin gastrointestinal semptomlarinin varliginda akut batin tablosunun ayirici tanida düsünülmesi gerekirken, kanama bulgulari olan hastada Kirim-Kongo kanamali atesi, Marburg hemorajik atesi ve diger hemorajik ates etkenleri ayirici tanida düsünülmelidir[17].

TEDAVI

EVH için onaylanmis herhangi bir asi veya antiviral tedavi henüz bulunmamaktadir. Hastaya temel olarak destek tedavi verilir. Sivi açigi giderilir, elektrolit dengesizligi varsa düzeltilir, oksijen desteginde bulunulur[21]. EVH ön tanisiyla hastanedeki takipleri sirasinda hastalarin %55'ine sitma ilaci, %93'üne ise antibiyotik tedavisi verilmistir[22]. Bu nedenle EVH tanisi veya süphesiyle takip edilen hastada araya giren veya eslik eden baska bir enfeksiyon varsa mutlaka tedavi edilmelidir. EVH tanisiyla izlenip iyilesen hastalarda bulgular antikor yanitinin en az 10 yil devam edecegini göstermistir. Ancak immüniteleri olmasina ragmen farkli bir Ebola virüsüyle enfekte olup olmayacaklarina dair net bir bilgi yoktur[23]. Yaklasik 40 yildir bilinen ancak Ebola tarihinin en yaygin ve ölümcül salginina nenden olan Zaire Ebola virüsünün özellikle saglik personelindeki yüksek insi-dansi DSÖ basta olmak üzere saglik otoritelerini anti-viral ve asi çalismalarina sevk etmistir. BCX4430 Ebola virüs inhibitörlerinden bir tanesidir. Filovirüslere ve diger RNA virüslerine karsi in vitro ve in vivo etkili bir adenozin analogudur[24]. Bir diger deneysel ilaç Zmapp monoklonal antikor kokteylidir. Insan disi primatlarda etkinligi gösterilmis olsa da virüsün hizli sekans degisikligi göstermesinin sorun olusturabilecegi düsünülmektedir[25]. Pyrazine carboxamide derivesi olan T-750 (Favipiravir)'nin etkinligini gösteren hayvan modelleri mevcuttur[26]. ABD ve Kanada tarafindan sürdürülen cAd3 ve rVSV asilarinin faz 1 arastirmalari devam etmektedir. Faz 2 çalismalarinin Ocak 2015 tarihinde yapilacagi tahmin edilmektedir. Tedavi seçeneklerindeki gelismeler umut verici olsa da onaylanmis bir antiviral tedavi henüz bulunmamaktadir, 2015 yilinin ilk çeyreginden önce de yeterli sayida asiya ulasilamayacagi tahmin edilmektedir[27].

HASTALIKTAN KORUNMA ve ÖNLEMLER

Ebola'dan etkilenmis olan bölgelerden gelen ates ve diger hastalik belirtileri olmayan, bölgede hizmet veren saglik personeli dahil yolcularin karantinaya alinmasinin gerek olmadigi “Centers for Disease Control and Prevention (CDC)” tarafindan belirtilmistir. Herhangi bir belirti göstermeyen yolcular olusturulan algoritmaya göre dört risk grubuna ayrilmistir. Örnegin Ebola hastasinin bakimini uygun personel koruyucu ekipman kullanmaksizin yapan saglik personel de yüksek risk grubuna dahil edilmis ve virüsle son potansiyel temasindan sonraki 21 gün ates ve diger sikayetlerinin yakin takibi önerilmistir. Hastaligin konfirmasyonu için geçen zaman zarfinda yüksek risk grubundaki kisilerin halka açik alanlara çikmamalari, toplu tasima araçlarini kullanmamalari ve diger insanlarla yakin temasin sinirlandirilmasi ise öneriler arasindadir[28,29]. Sik el hijyeninin saglanmasi alinmasi gereken en temel önlemlerin basinda gelmektedir. Hasta kisilerin kan ve vücut sivilarina temastan kaçinilmasi gerektigi gibi EVH'ye yakalananlarin önemli bir kisminda kusma, ishal ve vücudun çesitli bölgelerinde nedeni açiklanamayan kanamalar vardir. Bu nedenle enfekte hastanin kan ve vücut sivilarinin temas etmis olabilecegi esyalara da dokunmaktan kaçinilmalidir. Ayrica EVH'den ölenlerde kurtulanlara göre viral yük orani 2log10 daha fazladir. Bu nedenle bu hastaliktan ölenlerin bedenlerine de dokunmaktan kaçinilmalidir. Endemik bölgeye seyahat durumunda yarasalar ve primatlara veya onlarin kan ve vücut sivilarina temastan ayrica çig olarak etlerinin tüketiminden kaçinilmalidir. EVH'de görülen semptomlarin varliginda etraftaki kisilerle temasin sinirlandirilmasi ve seyahat edilmemesi önerilir[7,30]. EVH'nin hastadan saglik personeline bulasi kan ve vücut sivilarina maruziyet derecesiyle yakin iliskilidir. Risk orani hastaligin gidisatina da baglidir. Hastaligin agir seyrettigi dönemde viral yükün yüksek olmasi bulasin da fazla olacagi anlamina gelir[31]. Endemik bölgede hizmet veren saglik personeline hastaligin bulasi hizla devam ederken maalesef yüzlercesi de hayatini kaybetmektedir[5]. EVH bulasinin ayni indeks olguya bakim hizmeti veren iki saglik personelinde ortaya çikmasiyla endemik bölge disinda ilk defa nozo-komiyal bulas görülmüstür[32]. Saglik personeline cerrahi maske, yüz koruyucu, çift eldiven, su geçirmez önlük kullanimi klinigi stabil hastada minimum koruyucu ekipman olarak önerilmektedir. Hastanin klinik durumundaki degisiklige göre kullanilacak personel koruyucu ekipmanin tekrar gözden geçirilmesi önerilmektedir[31]. Personel koruyucu ekipmani uygun sekilde giyip çikartmak dikkat, beceri ve tecrübe gerektirir. CDC 20 Kasim 2014 tarihinde yayinladigi kilavuzda yer alan temel prensipler; Ebola hastalarinin bakimini üstlenecek saglik personelinin tekrarlayan egitimlerden geçmesi, gerekli enfeksiyon kontrol önlemlerine uyum göstermesi gerektigi, personel koruyucu ekipman kullanimi konusunda yeterli pratiginin olmasi ve ekipman giymis personelin vücudunun hiçbir yerinin açikta kalmamasi gerektigi vurgulanmistir. Kisisel koruyucu ekipmanin konuyla ilgili egitim almis bir gözlemci refakatinde giyilip çikarilmasinin hem uyumunu artiracagi hem de bulas riskini azaltacagi belirtilmektedir[33]. Personelin giymesi gereken koruyucu ekipman sirasiyla tulum, sivi geçirimsiz ayak koruyucu, sivi geçirimsiz önlük, maske (N95/FFP3), gözlük, yüz koruyucu, eldiven (lastik veya çift eldiven) olmalidir. Sivi geçirimsiz önlük, eldiven, yüz koruyucu ve sivi geçirimsiz ayak koruyucunun tek kullanimlik olmasi önerilir. Giyilen koruyucu ekipman da sirasiyla çikarilmalidir. Önce dis eldiven, sivi geçirimsiz önlük, ayak koruyucu çikarilir ardindan içteki eldiven çikarilir. Önlük ya da tulum çikarildiktan sonra el hijyeni saglanarak yeni eldivenler giyilir sirasiyla gözlük, yüz koruyucu son olarak da maske çikarilmalidir[34].

SONUÇ

Viral hemorajik ates nedenlerinden biri olan Ebola virüsü Bati Afrika'da salgin tarihinin en yaygin ve mor-talitesi en yüksek salginina neden olmustur. Hastalik birçok ülkeyi etkilemeye devam ederken sadece Bati Afrika için degil tüm dünya için tehdit unsuru haline gelmistir. Virüs her türlü vücut sivisinda bulunabilir. Inkübasyon döneminin ardindan ates ve gastrointesti-nal bulgularin ön planda oldugu nonspesifik belirtiler ortaya çikar. Hastalar semptomatik olduktan sonra kanda viral yük ölçülebilir düzeylerdedir dolayisiyla asemptomatik olgu bulastirici degildir. Viral yük arttikça bulgular agirlasir bu nedenle klinigi en agir hastanin veya hastaliktan ölen kisinin bulastiriciliginin en fazla oldugu söylenebilir. Insandan insana hava yoluyla bulas ise gösterilememistir. Halen deneysel asamadaki antiviral tedavi ve asi çalismalarinin sonuçlari umut verici olsa da tedavinin temelini etkin bir destek tedavisi olusturmaktadir. Ayirici tanida bölgesel endemisitesi devam eden sitma basta olmak üzere enfeksiyöz nedenlerin göz önünde bulundurulmasi gerektigi gibi EVH'ye eslik edebilecegi de unutulmamalidir. Mortalitesi ve morbiditesi yüksek bu enfeksiyöz durumlarin tanisi ve tedavisinde geç kalinmamalidir. Salginin diger bir dramatik boyutu gelisen nozoko-miyal enfeksiyonlardir. Saglik personelleri hastaligin bulas yollari, risk faktörleri, klinik bulgulari, tani ve tedavide izlenmesi gereken yollar ve izolasyon önlemleriyle ilgili bilgi sahibi olmalidir. Son derece dikkat gerektiren PKE kullanimina özen gösterilmelidir. Hastaliga erken tani konmasi ve etkin destek tedavisi verilmesi sagkali-mi direkt olarak etkilerken uygun izolasyon önlemleriyle nozokomiyal bulas da en aza indirilecektir.

Makale sadece PDF formatında mevcuttur. PDF Görüntüle
2024 ©️ Galenos Publishing House