Summary
Introduction: Hemophilia is a genetic disease presenting predominantly with joint hemorrhages in clinical course. Thus, its treatment requires transfusion of numerous blood and blood products. As a consequence, hemophilia patients are under high risk of many transfusion-borne infections, especially viral hepatitis and human immunodeficiency virus infection. Measures should be taken to prevent the transmission of blood-borne diseases in these patients. Vaccination against hepatitis A and B and patient education are especially crucial for prevention. The aim of this study was to evaluate hemophilia patients’ knowledge on viral hepatitis and to test whether their knowledge could be improved by a two-hour training program.
Materials and Methods: The study was conducted on June 6, 2015 during a full-day educational program on different topics for hemophilia patients being followed by the Department of Internal Medicine, Hematology Division at Ege University Faculty of Medicine. Twenty-four participating patients filled up pre-test questionnaires, followed by a training given by an expert. The same questionnaire was distributed as a post-test after the training session. There were 18 questions in the questionnaire, comprising six questions on socio-demographic characteristics, eight true/false questions on knowledge about hepatitis and four questions on their vaccination status. Pre- and post-tests were compared with the McNemar test.
Results: The mean age of the participating 24 patients was 37.0±13.0 (20-67) years. The mean duration since the diagnosis of hemophilia was 32.7±12.8 (6-60) years. Among the participants, one had chronic hepatitis B, two had chronic hepatitis C and the rest were unaware of their viral hepatitis status. Before the training, 19 patients had heard of hepatitis B, 17 had heard of hepatitis A and C, four had heard of hepatitis D and two had heard of hepatitis E. Only two patients knew the routes of transmission of hepatitis A correctly. The patients had misconceptions on the transmission routes of hepatitis B and C. After the training, their information on the fact that hepatitis A is spread primarily through contaminated food or water, hepatitis C can be transmitted via sexual intercourse, there are vaccines to prevent hepatitis A and a vaccine against hepatitis C is not available yet, improved significantly.
Conclusion: Patient education programs targeting special high-risk groups such as haemophilia patients could both increase their knowledge and render prevention of viral hepatitis possible.
Introduction
Hemofili hastalarının sağlık ile ilişkili yaşam kalitesi, hastalığın ciddiyetine, ortopedik durumuna ve komorbiditelere bağlı olarak genel popülasyondan daha düşük saptanmıştır. Hepatit C ile enfekte olan hemofili hastalarında, HCV ile enfekte olmayanlara göre sağlık ile ilişkili yaşam kalitesi daha düşük rapor edilmiştir[4]. Hepatit B taşıyıcılığında da diğer etkenlerden bağımsız olarak sağlıklı popülasyona göre yaşam kalitesinin düşük olduğu bilinmektedir[5].
Hemofili hastalarının yaşam kalitesini etkileyen, mortalitesini arttıran transfüzyon ile bulaşan hastalıklardan korunmak için bilgilendirme yapılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Hastalar özellikle HBV aşısı ile aşılanmalı, diğer hastalıklar açısından da düzenli taramaları yapılmalıdır. Çalışmamızın amacı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Hematoloji Bilim Dalı biriminde takip edilen hemofili hastalarının viral hepatitler hakkında bilgi düzeylerini ölçmek, bu konuda eğitim vermek ve eğitim programı sonrası eğitim düzeylerinde bir artış olup olmadığını belirlemektir.
Methods
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Hematoloji Bilim Dalı’nda takip edilen 24 hemofili hastasının demografik verilerini, hepatit A, HBV ve HCV’nin bulaş yollarını, hepatit A, HBV, HCV ve hepatit D için aşı bulunup bulunmadığını ve hepatit A, HBV, tetanoz, grip, pnömokok, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, kabakulak ve zona için aşılanma durumlarını sorgulayan anket 6 Haziran 2015’de ‘’Hemofili Hastaları Eğitim Kursu’’ kapsamında uygulandı. Aynı gün enfeksiyon hastalıkları hekimi tarafından transfüzyon ile bulaşabilecek hastalıklar ve bağışıklama hakkında iki saatlik eğitim verildi ve eğitim sonrasında anket tekrarlandı. Eğitim öncesi ve sonrası anket sonuçları McNemar testi ile karşılaştırıldı. İstatistiksel anlamlılık sınırı p<0,05 kabul edildi.
Results
Eğitim sonrası hepatit A’nın bulaş yollarını doğru bilenlerin sayısı artarken, istatistiksel olarak anlamlı artış, hepatit A’nın yiyeceklerle bulaştığı bilgisinde oldu (p<0,001). Hepatit B’nin bulaşma yollarını doğru olarak bilenlerin oranında ise eğitim öncesi ve sonrası arasında anlamlı fark saptanmadı. Beklenmedik şekilde eğitimden sonra HBV’nin yiyeceklerle bulaştığını düşünenlerin sayısında bir miktar artış oldu. Hepatit C’nin bulaşma yollarında ise eğitim öncesinde hastaların hepsi bu etkenin yiyeceklerle bulaşmadığını biliyorlardı. Eğitim sonrasında ise HCV’nin cinsel yolla bulaşma olasılığı olduğunu bilenlerin sayısında anlamlı bir artış saptandı (p=0,004) (Tablo 1).
Tablo 1: Eğitim öncesi ve sonrası hepatitlerle ilgili bilgi durumları (n, %)
Eğitimden önce HBV aşısının olduğunu 19, hepatit A aşısının olduğunu 13, HCV aşısının olmadığını dört, hepatit D aşısının olmadığını bir hasta biliyordu. Eğitim sonrasında HCV aşısının olmadığını bilenlerin sayısında anlamlı artış oldu (Tablo 1). Hastalardan ikisi hepatit A için, yedisi de HBV için aşılanmışlardı. Diğer yetişkin aşılarından ise, sekiz hasta influenza, bir hasta pnömokok aşısı yaptırmıştı (Tablo 2).
Discussion
Gelişmiş ülkelerde HBV için 1970’lerde, HCV için ise 1990’da tarama yöntemleri, 1985’ten sonra ise HBV ve HCV için virüs inaktivasyon yöntemleri uygulanmaya başlandı. Virüs inaktivasyon metodlarının gelişmediği ve taramaların yapılmadığı dönemlerde kullanılan plazma ürünleri nedeniyle birçok hemofili hastası başta HBV, HCV ve HIV olmak üzere transfüzyonla geçen viral etkenlerle enfekte olmuştur[7-9]. Rekombinant faktörlerin kullanılmasıyla birlikte bu hastalarda transfüzyonla bulaşan enfeksiyonların görülme sıklığı azalmıştır[10]. Barbosa ve ark.[11] yaptığı çalışmada, virüs inaktivasyon yöntemlerinin uygulanmadığı ve taramaların yapılmadığı dönemde, kriyopresipitat alan 77 hastadan 57’sinin (%74) HCV ile enfekte olduğu, buna karşı inaktivasyon yöntemlerinin uygulandığı ve taramaların yapıldığı dönemde kriyopresipitat alan 13 hastadan hiçbirinin enfekte olmadığı görülmüştür
Hemofili hastalarında son yıllarda viral enfeksiyonlar açısından riskli olmayan rekombinant ürünler ve düşük riskli olan plazma kaynaklı faktörler kullanılmakla beraber bu hastaların acil kanama tedavisinde taze donmuş plazma uygulaması devam etmektedir. Taze donmuş plazma, virüs inaktivasyonu uygulanmadığından transfüzyon yoluyla geçen enfeksiyonlar açısından risklidir.
Türkiye’de sağlıklı donörlerde anti-HCV prevalansı %1,12, hepatit B yüzey antijen (HBsAg) prevalansı ise bölgelere göre %4-12,1 arasında değişmektedir[7, 8]. Hemofili hastalarında yapılan az sayıda prevalans çalışmasında HBsAg pozitiflik oranı %20-35 ve anti-HCV pozitiflik oranı ise %25-35 arasında değişmektedir[12-14]. Hemofili hastalarının HBV ve HCV ile enfekte olma oranının, kronik diyaliz hastaları (%10;%20,4), hematolojik maliniteler (%4;%5) gibi toplumun diğer riskli kesimlerinden, daha yüksek olduğu görülmektedir[15, 16]. Kavakli ve ark.’nın[17] Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Çocuk Hematoloji Bilim Dalı tarafından takip edilen hematoloji hastalarında yaptığı çalışmada, anti-HCV pozitiflik oranı %18,5 bulunmuş olup anti-HCV pozitif hastaların %66’sının taze donmuş plazma, %34’ünün ise eski tip koagülasyon faktörleri kullandığı belirtilmiştir. Yeni tip rekombinant koagülasyon faktörleri kullananların hiçbirinde anti-HCV pozitifliği saptanmamıştır. Çalışmamızda da hastalardan biri (%4,2) HBV, ikisi (%8,3) HCV olduğunu belirtmiştir. Hepatit B olan hasta 26 yıldır hemofili hastası olup, 1990 yılında kan ürünü transfüzyonuna başlarken, hepatit C’si olan iki hasta sırasıyla 1974 ve 1984 yılında transfüzyona başlamışlardır.
Çalışmamız hemofili hastalarında viral hepatitler hakkında farkındalığı araştıran bir çalışma olup literatürde benzer bir çalışmaya rastlanmamıştır. Çalışmamızda eğitim öncesinde hastalar en fazla HCV’nin yiyeceklerle bulaşmadığını (24/24), HBV (21/24) ve HCV’nin (20/24) kan yoluyla bulaştığını, HBV’nin (19/24) ve hepatit A’nın (13/24) aşısının olduğunu bilmişlerdir. Eğitimden sonra hepatit A’nın bulaş yolu, HCV’nin aşısı olmadığı ve viral hepatitlerin diğer bulaş yolları hakkındaki doğru cevaplarda bir artış olmuştur. Hepatit C’nin cinsel yolla bulaşma oranı oldukça düşüktür ve eşler arasında yıllık bulaşma riski %0,23/yıldır[18]. Düşük bulaşma riskine rağmen bilgilendirme sonrası, bu yolla HCV’nin bulaşabileceğini bilenlerin sayısında artış olmuştur.
Hepatit A ve HBV aşılarını duymalarına rağmen aşı yaptırma oranları oldukça düşüktür. Yirmi dört hastanın sadece yedisinin HBV’ye karşı aşısı vardır. Bu durum, böylesi riskli bir grup için çok düşüktür. Buradaki sorumluluk aslında büyük ölçüde de bu grup hastaları takip eden hekimlerdedir. Khokhar ve ark.[19], hekimlerin maliniteli hastalardaki HBV enfeksiyonunun farkındalığını saptamak amacıyla 131 onkoloji hekimine düzenledikleri anket çalışmasında sadece %14’ünün tüm hastaları serolojik olarak taradıklarını ifade ettiklerini belirtmişlerdir. Günlük pratikte özel hasta gruplarında HBV açısından serolojik taramalar atlanabilmektedir. Hastaların farkındalıklarını arttırmak bu enfeksiyonlardan korunmada önemini korumaktadır. Bizim çalışmamızda da iki saatlik eğitim sonrasında bilgilerinde anlamlı artış saptanmış olması, düzenli eğitimlerle bu grup hastalarda viral hepatitlerden korunmada bireysel farkındalığın arttırılabileceğini düşündürmektedir.
Riskli hasta gruplarının yönetiminde, multidisipliner bir yaklaşımın benimsenmesi ve farkındalığın arttırılmasının hayati önem taşıdığını düşünmekteyiz.
Conclusion
Etik
Etik Kurul Onayı: Anket çalışmasıdır, Hasta Onayı: Anket çalışmasıdır.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu ve editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Konsept: Hüsnü Pullukçu, Meltem Işıkgöz Taşbakan, Arzu Nazlı Zeka, Tansu Yamazhan, Raika Durusoy, Fahri Şahin, Güray Saydam, Dizayn: Hüsnü Pullukçu, Meltem Işıkgöz Taşbakan, Arzu Nazlı Zeka, Tansu Yamazhan, Raika Durusoy, Fahri Şahin, Güray Saydam, Veri Toplama veya İşleme: Hüsnü Pullukçu, Meltem Işıkgöz Taşbakan, Arzu Nazlı Zeka, Tansu Yamazhan, Raika Durusoy, Fahri Şahin, Güray Saydam, Analiz veya Yorumlama: Hüsnü Pullukçu, Meltem Işıkgöz Taşbakan, Arzu Nazlı Zeka, Tansu Yamazhan, Raika Durusoy, Fahri Şahin, Güray Saydam, Literatür Arama: Hüsnü Pullukçu, Meltem Işıkgöz Taşbakan, Arzu Nazlı Zeka, Tansu Yamazhan, Raika Durusoy, Fahri Şahin, Güray Saydam, Yazan: Hüsnü Pullukçu, Meltem Işıkgöz Taşbakan, Arzu Nazlı Zeka, Tansu Yamazhan, Raika Durusoy, Fahri Şahin, Güray Saydam.
Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir.
Finansal Destek: Çalışmamız için hiçbir kurum ya da kişiden finansal destek alınmamıştır.