Summary
Introduction: Brucellosis is a systemic infection which in volves many organs including liver. In this study, it was aimed to review the hepatosplenic findings in allcases followed up in our clinic with the diagnosis of brucellosis.
Materials and Methods: Allcases, we followed up in our clinic between July 2006 and October 2014 with the diagnosis of brucellosis, were reviewed retrospectively. Cases with microbiological culture confirmation and/or Wright agglutination test positivity with a titer of 1/160 or higher were considered brucellosis.
Results: There were a total of 102 cases meeting the inclusion criteria (43 female (42.2%), 59 male (57.8%), aged 47.1 ± 16). Eighty-two (80.3%) patients had a titer of 1/160 or more Wright agglutination test positivity. Three patients had negative Wright agglutination test but had anti-humanglobulin test positivity. Seventeen (16.7%) patients were diagnosed with only blood culture. The most common three symptoms were fever (63.7%), weakness (48%) and back pain (48%). Hepatomegaly and splenomegaly were determined with ultrasonography in 16 (15.8%) and 19 (18.8%) cases, respectively. About 23.8%, 24.8%, 26.8%, 36.6%, and 12.9% of the patients had elevated levels of AST, ALT, ALP, GGT and total bilirubin, respectively. Forty-two (41.2%) patients had no remarkable pathology in the liver. Mean age of the cases without a remarkable liver pathology was 51.1 ± 14.9; whereas, mean age of the rest of the cases was 44.3 ± 16.3 (p= 0.035). Liver function tests improved in all cases with treatment. There was no severe adverse drug reaction during treatment.
Conclusion: Brucellosis is a zoonotic disease that primarily affects the reticuloendothelial system, and may cause liver damage. Its response to treatment is high. However, there was no pathology in ultrasonography in majority of the cases. In a brucellosis endemic country such as Turkey, it must be kept in mind that the disease may present without significant liver involvement.
Introduction
Bruselloz Türkiye’nin de dahil olduğu birçok Akdeniz ülkesinde endemik bir zoonotik hastalıktır[1]. Veteriner hekimlik veya çiftçilik gibi mesleki maruz kalma dışında en sık bulaş pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri ile olmaktadır[1, 2]. Hastalık çok çeşitli semptom ve bulgular ile karşımıza çıkabilmektedir[3]. Bu hastalığa neden olan brusella türleri gram-negatif kokobasil yapısında aerop bakterilerdir ve hücre içinde kümelenmeye eğilimlidir[4]. Birçok hastalığı taklit edebilen bruselloz; pek çok sistemi de etkileyebilir. Retiküloendotelyal sistemi de etkilediğinden karaciğer ve dalak tutulumu da sıkça görülür[5]. Bu çalışmada kliniğimizde takibi yapılan bruselloz hastalarında, brusellozun karaciğer ve dalak üzerine olan etkileri irdelenmiştir.
Discussion
Bu seride görülen en sık ilk üç klinik bulgu ateş, bel-kalça ağrısı ve halsizlik olarak bulundu. Fakat birçok başka çalışmada bu sıralama değişmekte ve oranları artmaktadır[5, 6, 8]. Hastanemizin bölgemizdeki son referans merkez olması ve buna bağlı olarak daha az komplike olguların önceki merkezlerde tedavi edilmiş olma olasılığı nedeniyle; çalışmamızdaki ateş, belkalça ağrısı ve halsizlik bulguları nispeten daha az görülmüş olabilir.
Brusellozda karaciğer tutulumu sıkça görülmektedir. Brusellozun karaciğer tutulumları sırasıyla diffüz hepatit, granülomatöz hepatit ve nadiren de hepatik brusellomadır[10]. Bazen de tedavi amaçlı verilen ilaca bağlı hepatotoksisiteye rastlanılmaktadır fakat bu durum %2-3 ile nadir karşımıza çıkmaktadır[5, 7, 11]. Hepatomegalinin bazı çalışmalarda %4.6 iken bazı çalışmalarda ise %63 seviyelerine yükseldiği görülmektedir[6, 7]. Bu çalışmada da literatür ile uyumlu olarak 16 (%15.8) olguda hepatomegali tespit edilmiştir. Çalışmamızda splenomegali 19 (%18.8) olguda tespit edilmişti. Ülkemizde yapılan birçok çalışmada %14.5 ile %42 arasında karşılaşıldığı görülmektedir[5, 12]. Hepatomegali ve splenomegali hastalığın şiddetine, kronik olup olmadığına ve ilgili organlarda primer tutulum varlığına göre değişmektedir. Çeşitli serilerde bruselloz tedavisi ile ilişkili çeşitli ciddi komplikasyonlar nadir de olsa belirtilmektedir. Örneğin; Sayın Öztürk Engin ve arkadaşları; Marmara çalışmasında %4 oranında tedavi sebepli yan etkiden bahsetmişlerdir[6]. Fakat hastalarımızın tedavileri esnasında herhangi bir ciddi yan etki ve istenmeyen olay ile karşılaşılmamıştır.
Hastaların yaklaşık %41’inde başvuru anında ve sonrasında da karaciğer ile ilgili herhangi bir patolojiye rastlanmadığı dikkati çekmektedir. Karaciğer ile ilişkili anlamlı patolojik bulgu tespit edilen hasta oranı yaklaşık %59’dur. Karaciğer ile ilişkili anlamlı patolojik bulguların %87 ile %21 arasında tespit edildiği bilinmektedir[1, 5, 6]. Bu nedenle bruselloz tanı, tedavi ve izleminde karaciğer değerlendirmelerinin itina ile yapılması karaciğer tutulumu olmayan olgularda da akılda tutulması uygun olacaktır.
Çalışmanın retrospektif olması, katılan tüm hastaların USG tetkikinin olmaması, tüm KCFT yüksekliği tespit edilen hastalarda USG ve tüm hepatomegali ve/ veya splenomegali tespit edilen hastalarda da laboratuvar testlerinin bulunmayışı, USG bulguları ile laboratuvar arasındaki ilişkiyi irdeleme açısından çalışmayı kısıtlayıcı durumlardır.
Bruselloz öncelikle retiküloendotelyal sistemi etkileyerek karaciğer hasarına da neden olabilen ama tedaviye yanıt oranı yüksek zoonotik bir hastalıktır. Bununla birlikte olgularımızın önemli kısmında USG ile karaciğerle ilgili herhangi bir patoloji saptanmamıştır. Ülkemiz gibi brusellozun yaygın görüldüğü bölgelerde karaciğer bulgusu olmayan olgularda da bruselloz akılda tutulmalıdır.